top of page

İNSANLARIN SEÇME HAKKINI SAVUNAN BİR KAVRAM: AZALTICILIK

  • Writer: Esra YEŞİLLİ
    Esra YEŞİLLİ
  • Sep 23, 2021
  • 3 min read

ree

Herhangi bir durumda et yemediğinizi belirttiğinizi düşünün. Direkt sorulan soruyu söylüyorum: “Vegan mısın?” Et yemeyi ilk bıraktığım zamanlar ben de bunun bir sınıflandırma üzerinden olması gerektiğini düşünmüştüm. Veganlık ve vejetaryenlik vardı o zamanlar bildiğim ve ilk başlarda kendimi ben de uzun süre “Vegan” olarak tanımladım. O sınıfta olduğumu düşünmüştüm, ki birçok insan beni hala bu sınıflardan birinin içinde görüyor. Et yemeyi ilk olarak 2016 yazında bıraktım, üç aylık bir vejetaryenlik dönemi ve türlü araştırmalar sonunda süt ürünlerini de hayatımdan çıkarma kararı aldım. Sene 2021 ve gayet iyi gidiyorum. Aradan yıllar geçti ve beslenme düzenim ve bunun insanlara ifade ettiği anlam üzerine çok düşünme fırsatım oldu. Bakarsanız, hâlâ hayvansal madde taşıyan ürünleri az da olsa kullandığımı fark ettim. Aslında bunu bir süreç olarak yaşatmak benim ilerlemem ve hayat şeklimi değiştirmem adına daha net sonuçlar veriyor. Etrafımda birden Veganlığa geçip birden de hayvansal gıda tüketmeye tekrar başlayan birçok insanla görüştüm ve “birden ve düşünülmeden yapılan bir hareketin vücutta şok etkisi yaratacağı” sonucuna vardım. Biyolojik ve psikolojik olarak hazırlık sürecinden geçilerek verilen kararlar daha istikrarlı ve isabetli oluyor, zannımca. İlk başta da söylediğim üzere, birçok insan tarafından mutlaka bir sınıfın içine sokuluyorum; Vegan, Vejetaryen, Pesketaryen vs. Kimisine göre azılı bir bitki düşmanıyım; çünkü onların da canı var, kimisine göre bal yemiyorsam su da içmemem lazım; çünkü bu şekilde de deniz hayvanlarının yaşamını devam ettirebilmeleri adına en gerekli gaz olan oksijeni, su tüketerek ellerinden alıyorum, kimisine göre de doğadaki her şey en üstün ırk olan insanlar için yaratılmıştır ve ben kendi türüme hayvansal gıda tüketmeyerek ihanet ediyorum. Bunların hepsine karşı argümanlarımı başka bir yazımda tek tek dile getireceğim, burada bahsetmek istediğim konu kavramlar ve anlamları üzerine. Nedir Veganlık? Veganım diyen bir insanın tam olarak uyması gereken kurallar nelerdir? Vegan olmak için ilk yapılması gerekenler nelerdir? Evet, et yememek bir şart :) ama gerçekten hayvanlara eziyetin durdurulabilmesi adında gerçekten kurallara mı ihtiyacımız var? Kesin dayatmalara mı? Kavramlara mı? Kimi insanlar sırf bu sert ve baskılayıcı kurallara maruz kalmamak adına merak ettiği şeylerin cevabına dahi ulaşamadan hayatına kaldığı yerden devam etmek zorunda kalıyor. Baskılar hevesini kırıyor çünkü ve hatta kişide hayvansal gıda tüketmeyenlerle alakalı önyargılar oluşturuyor. Veganlık kuramıyla alakalı çok sert ve uzun bir süreç var önümüzde, biz insan davranışlarına eğilmeden direkt olarak kendi fikirlerimizi insanlara dayatmaya çalışıyoruz ve bu da pek olumlu sonuçlar vermiyor. Yemeğin tadına bakmadan yemeğe tuz ekmekten farkı yok bu durumun. Veganlar bağırıyor, hepçiller duymuyor… Sesimizi duyurabilmek adına bir sürecin içinde olduğumuzu kabul etmemiz gerektiğini ileri sürüyorum. İnsanlar olarak hepimiz farklı yapılarla ve eğilimlerle oluştuk, hepimizin hayatına yön veren ve yaşamdan destek almasını sağlayan durumlar var. Bu eğilimleri bilmeden kimseye ulaşmanın mümkün olmadığını savunuyorum. Diğer türlü birbirimize bağırmaktan birbirimizin kapılarını açamıyoruz. Bana Vegan mısın diye sorduklarında Vegan ya da Vejetaryen olduğumu belirtmekten hoşlanmıyorum. “Azaltıcılık” gibi bir kavram oluşturdum ve bu şekilde yaşayarak aslında her geçen gün ideolojime yönelik yönelimlerimi daha da arttırdığımı fark ettim, kendi üzerimde baskı kurmak bana iyi gelmiyordu. Hâlâ yapamadığım bazı şeyler var, ama bunlar için kendimi suçlamayı ve insanların da beni suçlamalarına izin vermeyi bıraktım. Et yediği için kendini çok kötü hisseden ama tadından vazgeçemediği için tüketmeyi bırakamadığını ileri süren arkadaşlarım var. Bu bir adım aslında onlar için, onlara yaklaşırken doğru kapıyı açmak çok önemli. Haftada bir gün hiçbir hayvansal ürün tüketmeden yaşayabileceklerini söylüyorum ve bu onlar için yeterince makul bir cevap. Daha sonrasında bol bol araştırarak ve tüketim miktarını daha da azaltarak yeni bir doyum seviyesine ulaşacaklarına inanıyorum. Bu süreçte ben de yardımcı oluyorum birikimlerimle. Ve benim bu yargılayıcı olmayan “Azaltıcılık” bakışımla onların tüketmemeye yönelik ilgisinin de arttığını görüyorum. Eti çok seven bir arkadaşım iş yerinde bir hafta boyunca Vegan beslenme kararı almıştı ve öğle yemeğinde Veganlığın faydalarından bahsederken, diğer bir kişinin, elinde tuttuğu ayranı işaret ederek: “o içtiğin şey ne peki?” demesi üzerine yaşadığı şoku gülerek anlatmasını hala anımsarım :) Dediğim gibi, bu bir süreç. Gelecek Vegan olacak diyoruz ama Veganlık gökten zembille de inmeyecek. Bir araştırma ve birikimin sonucu olarak artarak devam edecek ve sıradan bir olgu haline dönüşecek. Son olarak düşüncelerimi çok sevgili Ruth Bader Ginsburg’ün bir sözü ile bitirmek isterim: “Hayatı, senden daha az şanslı olan insanlar için biraz daha iyi hale getirmek, hayatı anlamlı kılan şeydir. Kişi sadece kendisi için değil, aynı zamanda kendi çevresi için de yaşar. -Stanford Rathbun Dersi, 2017

 
 
 

Comments


Görüşlerinizi iletmek için bana yazın.

Teşekkürler!

© 2023 by Rainchecks in Bow. Proudly created with Wix.com

bottom of page