top of page

Hayvan Severler

  • Writer: Esra YEŞİLLİ
    Esra YEŞİLLİ
  • Sep 9, 2021
  • 2 min read

Uzun zamandır üzerinde düşünüp çözümler üretmeye çalıştığım bir konudan bahsetmek istiyorum. Etrafımda birçok hayvansever barındırıyorum. Aslında onlar kendilerini “hayvansever” olarak tanımlamayı tercih ediyor. Bazen hep birlikte besliyoruz hayvanları; hasta olduklarında takviye vitaminlerle bağışıklık sistemlerini güçlendiriyoruz ya da daha ileri seviyelerde alelacele veterinerlere koşuyoruz. Bunlar dışında bir de etraftan gördüğümüz psikolojik baskılar var tabii, beslemelerden memnun olmayan, sevgi ve empati yoksunu insanlar diyebilirsiniz onlara. Onlarla da mücadele ediyoruz gardımızı düşürmeden. Çünkü çelik gibi sağlam bir ideoloji için mücadele ettiğimizi biliyoruz. Evet, bize kısaca hayvansever diyebilirsiniz, bu durumları siz de yaşıyorsanız kendinizi de “hayvansever” olarak adlandırabilirsiniz. Bu yazımda işin bir de diğer tarafından bahsetmek istiyorum: Hayvanseverlik kavramı aslında nedir? Yukarıda belirttiğim “hayvanseverce” faaliyetlerde bulunurken acaba çok mu insanca hareket ediyoruz? Yani insanca, insana ait olan… İnsanlara ait olan ve tür olarak değil de davranış ve hayatta kalma şekli olarak kendimizde bulduğumuz davranışların ve düşüncelerin aynısını onlara da yükleyerek davranıyoruz? Evet! Evcil hayvanlarımıza taktığımız tasmalar, rahat edip etmediklerine sorgulamadan doğalarına aykırı olarak giydirdiğimiz kıyafetler ya da her şeyi yedirmemiz... 2 gün önce beslediğimiz bir kedi verilen bir kemik yüzünden boğuldu örneğin. Hayvanlara evde daha konforlu bir alan sunduğumuzu düşünerek onların evde olması gerektiğini düşünüyoruz. Diğer taraftan baktığımızda sabahtan akşama kadar yalnız kalan bir kedi, sosyal çevresinden uzak bir şekilde yaşamını devam ettiriyor, ya da bir köpek sabahtan akşama kadar çişini tutarak yaşıyor ve arkadaşı gelene kadar arkadaşının bir daha hiç gelmeyeceği korkusuyla yüzleşiyor. Hayatları “Pets” filmindeki gibi etkileşim içinde geçmiyor maalesef bu hayvanların. Evde yalnızlar! Hayvanlar da insanlar gibi sosyal canlılardır. Birbirleriyle etkileşim içinde, kimisi grup (örneğin fillerde ve kurtlarda aile kavramı çok önemlidir) şeklinde, kimisi de özgür bir şekilde yaşar. Doğada yeri kavrayacak kadar toprak, tırnaklarını geçirecekleri kadar ağaç ve farkında vardıklarında onları mest edecek milyonlarca koku var. Evde yaşayan bir canlıyı bir nevi bu doğadaki zenginliklerden mahrum bırakıyoruz. Aslında biraz da kendi bencilliğimizin ürünü bu durum. Kendi yalnızlığımızı, duygusal boşluğumuzu kapatacak herhangi bir şeye ihtiyaç duyuyoruz. Bundan başka bir yazımda bahsedeceğim. Uzun zamandır sokaklardaki hayvanları besliyorum ve yanlarında uzun süre kalıp gözlemlerde bulunuyorum. Sesimi duydukları zaman koşarak gelip türlü oyunlar oynuyorlar birbirleriyle.(Bazen bu oyunlar benim de vücudumu kapsayarak şekilleniyor.) Sürekli etkileşim halindeler ve yeterince mutlu olduklarını görüyorum. Kendime son zamanlarda en çok sorduğum soru şu: “acaba hayvan sevgisini aşılamaya çalışırken hata mı ettik? Evet, hata ettik! Hayvanlar sokaklarda daha mutlu ve sokaklara ait olmalılar!” Sokakların onlar için güvenli olmadığını, heryeri betonlaştırarak onlara yaşam alanı bırakmadığımızı biliyorum. Bir de uğraştığımız havyan düşmanları var. Ama bunun önüne geçmekte biz hayvanseverlerin elinde. Sadece bakış açımızı biraz da sokaklara çevirerek. Sokakları onlara daha yaşanabilir hale getirerek. Eve hapsetmek çözüm değil. Sahiplenme kavramını evde sahiplenme olarak değil de “sokakta sahiplenme” olarak değiştirebilirsek, satın alma piyasasının da önüne geçebiliriz. Covid-19 sürecinde yaşadıklarımızı düşünün. Sıcak bir ortam, istediğimiz kadar yiyecek ya da iletişimde kalacağımız kadar teknoloji vardı; ama bir şeyler eksikti. “Yeterince özgür olamamak.” Hayvanlara hayvanseverler olarak bunu uzun zamandır yapıyoruz aslında. Bir köpeğin dışarı çıkacağı için sevinmesini istemiyorum ya da bir kedinin pencereden bakarak türdeşlerini izlemesini. Tamamen dışarıya ulaşmalarını istiyorum. Sokaklara daha çok çıkıp onlara sıcak kulübeler, yiyecekler sağlamalıyız. Hasta oldukları zaman ilgilenmeliyiz de. Etrafımızda bize engel olmaya çalışanları eğitmeliyiz. Daha çok yeşil alan oluşturmalıyız. Hiçbir şey bir anda olmuyor. Ama düşünceler de paylaştıkça büyür ve kanun olurlar. İlerde daha özgür bir dünya temennisi ile. 19.12.2020

ree

Marsel.2021

 
 
 

Comments


Görüşlerinizi iletmek için bana yazın.

Teşekkürler!

© 2023 by Rainchecks in Bow. Proudly created with Wix.com

bottom of page